KORONER ARTER HASTALIĞI

koroner-arter-hastalığıKoroner arter hastalığı, kalbin kendisine oksijen ve besin taşıyan, “koroner arter” adı verilen atardamarların, çeşitli faktörlere bağlı olarak kısmi daralması veya tam olarak tıkanmasına bağlı olarak gelişen hastalıktır. Koroner damarlarda meydana gelen darlıklar kalp kasının işleyişini olumsuz yönde etkiler. Tam olarak tıkanması durumunda ise kalp kası hücreleri hızla ölmeye başlar. Bu durumda erken müdahale edilmezse kalpte hastayı ölüme kadar götüren geri dönüşümsüz ağır bir hasar oluşur. Koroner arter hastalığı, ülkemizde ve dünyada 1 numaralı ölüm sebebidir.

Koroner Arter Hastalığı Neden Olur?

Bu hastalığa sebep olan etmenler günümüzde çok iyi bilinmektedir. Sigara kullanımı, şeker hastalığı (diabet), fazla kilo, stres ve genetik etkilere bağlı olarak meydana gelen damar sertliği diğer adıyla ateroskleroz, hastalığın ana sebebidir. Maalesef bu risk faktörlerinden genetik etkiler değiştirilemez iken diğer tüm risk faktörleri önlenebilir. Şeker hastalığının gelişiminde de genetik faktörler rol oynamasına karşın, bilinçli bir kan şekeri kontrolü koroner arter hastalığı gelişimi engellenebilir.

Hastalığın Belirtileri Nelerdir?

Koroner arter hastalığının ilk belirtisi genellikle göğüs ağrısıdır. Bu ağrı önceleri efora bağlı (yürüme, koşma, merdiven ve yokuş çıkma) oluşurken, hastalığın ilerleyen dönemlerinde istirahatte de meydana gelmeye başlar. Koroner damarın tümüyle tıkanması durumunda ise kalp krizi (miyokard enfarktüsü) adı verilen ve hayatı tehdit eden klinik tablo oluşur. Kalp krizi neticesinde, kalp kasının belli bir bölümü ölür. Hasta geri kalan yaşamını, pompa gücü azalan kalbe bağlı olarak nefes darlığı, halsizlik gibi şikayetler ile sürdürmek zorunda kalabilir.

koroner-arter-hastalığıGöğüs Ağrısı Olan Bir Kişi Ne Yapmalıdır?

Göğüs ağrısı özellikle eforla ilişkili ise ve kişide yukarıda bahsettiğimiz risk faktörleri varsa, vakit kaybetmeden bir kardiyoloji hekimine başvurmaları gerekmektedir. Ancak bu şekilde, ileride yaşanabilecek bir kalp krizinden korunarak uzun ve sağlıklı bir hayat yaşamanın

Anjio sonucunda koroner damarları tamamen normal veya çok az cidar düzensizlikleri olan bir hasta bundan sonraki yaşantısında kesinlikle sigaradan ve sigara içilen ortamlardan uzak durmalı, şayet ilaç kullanması önerilmişse buna harfiyen uymalıdır. Bu grup kadar şanslı olmayan ve damarlarındaki darlıkları ciddi bulunan hastalara ise ya kardiyolog tarafında balon/stent takılır ya da doğrudan koroner bypass ameliyatı için kalp damar cerrahına yönlendirilir.

Koroner Bypass Ameliyatı Nedir ve Nasıl Yapılır?

Koroner bypass ameliaytı (CABG), damarın üzerindeki dar veya tıkanmış bölgeyi -vücudun başka bir bölgesinden alınan damarı dikerek- atlayarak (bypass ederek) normal kan akımının tekrar sağlanması esasına dayanmaktadır. Bypass ameliyatının bir çok çeşidi mevcuttur. En sık yaptığımız yöntem, göğüs kafesinin testere ile ortadan tam olarak açıldığı ve hastanın kalbinin geçici olarak durdurulduğu klasik yöntemdir. Hayati fonksiyonlarının devam edebilmesi için hastanın vücudundaki kan, kalp akciğer makinesi adını verdiğimiz özel bir cihaza yönlendirilir. Bu esnada kalp hareketsiz ve kansız kalır. Bu konuda daha fazla bilgi almak isterseniz baştan sona tüm aşamalarını kaydettiğim koroner bypass ameliyatına ait videomu buradan izleyebilirsiniz.

Atan kalpte koroner bypass ameliyatı (OPCAB), kalp durdurulmadan, vücuda kan pompalamaya devam ederken, sadece damarların dikileceği bölgelerin vantuzlu bir alet (stabilizatör) yardımıyla hareketsiz hale getirilerek yapılan bypass yöntemidir. Teknik açıdan klasik yönteme göre daha zor bir ameliyattır. Atan kalpte bypass ameliyatı, 1 veya 2 damar bypass ihtiyacı olan, klasik yöntemin riskli olacağı (örneğin böbrek yetmezliği olan), seçilmiş hasta grubuna uygulanmaktadır.

Daha az girişimsel bypass yöntemleri (minimalinvaziv – MIDCAB) ise, göğüs kafesinin tam olarak açılmadığı, küçük kesiler ile kaburgalar arasından girilerek, kalp çalışırken bypass ların yapıldığı yöntemlerdir. İleri derecede teknik beceri gerektirir. Akciğer hastalığı nedeniyle göğüs kafesinin tam olarak açılmasının riskli olabileceği hastalar gibi oldukça dikkatli seçilmiş vakalarda uygulanmaktadır.

Bypass İçin Kullanılan Damarlar Vücudun Neresinden Alınırlar?

Koroner damarlar, daha önce de bahsettiğimiz gibi atardamarlardır. Bu nedenle bu damarlara en iyi uyumu sağlayacak damarlar da yine atardamarlardır. En sık tercih ettiğimiz ve bypass hastalarının %99′ unda kullandığımız damar LIMA adı verilen göğüs içi meme atardamarıdır. Bu damarla yapılan bypassın açık kalma oranı çok yüksektir. Yaptığım bir koroner bypass ameliyatı sırasında kaydettiğim ve LIMA’ nın nasıl çıkartıldığını gösteren videomu buradan izleyebilirsiniz. Kullanılan diğer bir damar ise bacakların iç kısımlarından alınan ve varis ameliyatında gündeme gelen safen ven adı verilen toplardamardır. Bu damarın toplardamar olması, bypass sonrası açıklığını olumsuz yönde etkilemektedir. Ancak kolay ulaşılabilir olması ve istenilen uzunlukta rahatlıkla çıkarılabilmesi nedeniyle biz cerrahlar tarafından en çok tercih edilen damardır.

Bypass Ameliyatı Sonrasında Sizleri Neler Beklemektedir?

koroner arter hastalığı Bypass ameliyatı son derece kolay, ölüm oranı %1′ in altında olan ve sonrasında ağrı hissetmenize fırsat verilmeyen bir ameliyattır. Hastalar ameliyattan sonra genellikle 1-2 gün yoğun bakımda 3-5 gün de servis odalarında yatarlar, 4. gün tüm vücut banyolarını yaparlar ve yaklaşık 1. haftanın sonunda reçeteleri düzenlenerek evlerine taburcu edilirler. Eve giden hastalar 1 hafta kadar dinlendikten sonra ilk kontrolleri için polikliniğimize başvururlar. Burada yara yerleri kontrol edilir ve bazı tahliller yapılır. Bu kontrolün yani ameliyatın 2. haftasının sonunda hastalarımız artık ara verdikleri sosyal yaşantılarına geri dönerler. Sokağa çıkıp dolaşabilir, ziyaretçi kabul edebilirler. Ameliyattan sonra 6 hafta boyunca göğüs kemiğine zara vermemek amacıyla araç kullanmaz ve göğüs kemiğine zarar verebilecek hareketlerden kaçınırlar. Burada bahsetmek istediğim önemli bir konu sırtüstü yatma konusudur. Biz, birçok hekim arkadaşımızın uyguladığı 2 ay sırtüstü yatma zorunluluğunu kesinlikle uygulamıyor ve hastalarımıza asla göğüs korsesi giydirmiyoruz. Bu uygulamaları ancak kemik yapısı çok ince ve kırılgan olan hastalarımıza önerebiliyoruz.

Unutmayın, bypass sonrasında, koroner arter hastalığınızı yok etmiyoruz. Biz sadece kalbinizin yeniden kan ile beslenmesini sağlıyor, daha kaliteli ve uzun bir ömür yaşamanıza katkıda bulunuyoruz. Bu sebeple, sigara içemeye, kötü beslenmeye, strese maruz kalmaya devam eder, kan şekerinizi kontrol altına almazsanız ve size verilen ilaçları düzenli olarak kullanmazsanız, kısa bir süre sonra, yine aynı şikayetler ile ve daha kötü bir durumda hastaneye gelmek durumunda kalabilirsiniz.

Hepinize sevdiklerinizle beraber sağlıklı, uzun ve mutlu bir yaşam diliyorum…